Devlet; en ilkel manasıyla güvenlik tehdidine karşı oluşturulmuş otoriter bir zırhtır. Modern manada ise devlet; insan hak ve hürriyetlerinin teminatıdır. Bu organizma kendi içinde bir otorite-hürriyet dengesi ihtiva eder ki, devlet, tepeden tırnağa bir disiplin hukukuna ve yasalar çerçevesinde belirlenmiş saygın bir hiyerarşiye sahiptir. Devletin bekası için bu hiyerarşi içerisinde, hukuk kurallarının ötesinde, toplumsal huzurun devamına mani başka bir otoriteye yer yoktur.
İşte yukarıda tarifini yapmaya çalıştığım devlet mekanizması, ülkemizde devlet ve toplum içerisine sinsice örgütlenmiş paralel bir yapılanma tarafından 15 Temmuz 2016 günü devre dışı bırakılmak istenmiştir. 15 Temmuz’un tam olarak tarifi budur.
Adaleti mülküne temel yapmış Türk devlet geleneği içerisinde devlet, birliğimizin ve beraberliğimizin vücut bulmuş şeklidir. Hakimiyet bilakayduşart millete aittir. Devlet içerisinde teşri selahiyata ve millet iradesini temsile yetkili meşru makamlar dışında başka hiçbir örgüt, cemaat, sınıf, zümre veya fırkanın hiyerarşisi, otoritesi, egemenliği, emir ve komutası kabul edilemez. 15 Temmuz 2016 günü Türk halkı tek vücut olmuş, ağır bir bedel ödemiş ancak şehitleri ve gazileriyle Türk devlet geleneğini bütün dünyaya bir kez daha hatırlatmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; Türk devleti yaklaşık ikibin yıllık bir devlet geleneğinden gelen soylu, asil, köklü ve kadim bir devlettir. Bu gelenek daha önce de defalarca yıkılmak istenmiş her defasında ya devlet başa ya kuzgun leşe haykırışı ile devlet idaresi ayakta kalmayı başarabilmiştir.
15 Temmuz ve sonrasındaki süreçte Türk yargısı, hakimleri ve Cumhuriyet savcıları ile zorlu bir imtihandan geçmiştir. Anayasa ve yasalar çerçevesinde devleti ve cumhuriyeti koruma göreviyle vazifeli Türk yargısı, mensubu olduğu devlet teşkilatına sadık kalmış, içerisine sızan yabancı unsurları hızlı bir şekilde ihraç etmiş ve büyük bir cesaretle aynı gece FETÖ/PDY terör örgütüne karşı çetin bir mücadele başlatmıştır. Türk milleti adına karar verme yetkisine haiz Türk yargısı bağrından çıktığı Türk milletinden ve başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere milli iradeden aldığı cesaret ile vermiş olduğu bu kutsal mücadelede kararlılık göstermiş kısa sürede terör örgütü mensuplarını tespit ve tasfiye etmiştir. Türk hakimleri ve Cumhuriyet Savcıları kararlıdır; devletimizin bekası temin edilinceye kadar mücadelemiz devam edecektir.
Terör örgütüne karşı yürütülen mücadelede bütün soruşturmalar büyük devlet olmanın vakarı ile hukuk devletinin ilkeleri çerçevesinde, şeffaflık ve titizlik içinde yerine getirilmiş, ele geçen deliller gizlilik ilkelerine riayet edilerek kamuoyu ile paylaşılmış, var olan tehlike hakkında ülke ve dünya kamuoyu bilgilendirilmiştir. Buna rağmen haklı davamız dünya kamuoyunda özellikle Batılı ülkeler tarafından yeterince destek görmüş değildir. Halen terör örgütü mensupları bu ülkelerde faaliyetlerine devam etmektedir.
Türk tarihi Türk ordusunun kahramanlık destanları ile doludur ve Türk ordusu daima Türk milletinin gözbebeği olmuştur. Tabiri caiz ise yabancı unsurlar bu sefer milletimizi en çok değer verdiği ve en çok sevdiği kutsallarının kisvesiyle kendi içinden vurmak istemiştir.
15 Temmuz gecesi ancak korkaklara yakışan bir tavırla kendi halkının üzerine ateş açan, milletin silahıyla milleti vuran, ülkesine ihanet eden, köşeye sıkıştığı zaman korkaklar gibi kaçan ve üzerlerinde Türk askeri üniforması bulunan bu hainler güruhunu Türk askeri olarak tarif etmek şanlı ordumuza bir hakarettir. Herkes bilmelidir ki onlar Türk askeri değil Türk’e kefen biçmek isteyen, yüreklerini ve akıllarını başkalarına kiralamış iradelerini ise tasmalarını elinde tutan yabancı mihraklara satmış ajanlar ve teröristlerdir.
15 Temmuz gecesi olduğu gibi Türk ordusu daima milletinin yanında olmuştur ve olmaya devam edecektir. Türk milleti ordusuyla beraber bu hain pusunun erkenden farkına varmış, bağrından çıkardığı yöneticilerin çağrısına uyarak sokaklara çıkmış, aziz vatanımız bağımsız ve ali devletimiz baki kalsın diyerek göğsünü fişeklere bedenini tanklara siper etmiş, yaşanan onca fedakarlık sonrasında devletimiz dimdik ayakta kalmayı başarmıştır.
15 Temmuz gecesi ülkesi için hayatlarını kaybeden şehitlerimize, gazilerimize ve ülkesi için sokaklarda kahramanca mücadele veren milyonlarca vatandaşımıza minnet ve şükran borcumuz vardır. Bu nedenle 15 Temmuz demokrası ve milli birlik günü bizler için bir hüzün bayramıdır.
Bizler Türk milleti adına karar verme yetkisine sahip Türk yargı teşkilatı olarak her zaman ve daima bağrından çıktığımız aziz milletimizin yanındayız, görevimizi en iyi şekilde yapmaya yeminliyiz, bu vesileyle en azından üzerimize düşen borcun bir kısmını ödeme azmi ve kararlılığı içerisindeyiz.
Ülkemiz ve milletimiz için can veren bütün şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize sağlık ve selamet, aziz milletimize sıhhat ve afiyet diliyor hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mustafa AKBULUT
Isparta Cumhuriyet Başsavcısı